RODOS: Şövalyelerin Adası

Şövalyelerin Adasında birkaç saat!

Geçen yıl bize yakın olan Yunan Adalarında bir haftalık deniz tatili gerçekleştirmiş ve önümüzdeki yılda en azından birkaç gün buralara yine gelelim kararı vermiştik.

Kararımızdan vazgeçmedik ve Symi adasında 5 günlük bir otel rezervasyonu yaptırdık. (Symi otel tavsiyesi Kokona Hotel!)

SYMİ ADASINA NASIL GİDİLİR ?

Türkiye’den Symi’ye maalesef direkt bir sefer yok ya Kos ya da Rodos adasına giderek Symi adasına geçiş yapabiliyorsunuz.

Symi adasına direkt gitme şansımızın olmadığını anlayınca Rodos adası üzerinden gitmeye karar verdik, yazının bundan sonraki bölümü gidiş ve dönüşte Rodos’ta geçirdiğimiz birkaç saati ve gördüklerimizi kapsıyor.

RODOS’a NASIL GİDİLİR?

Türkiye’den Bodrum, Marmaris ve Fethiye’den kalkan feribotlar ve havayolu ile Rodos adasına ulaşım imkanı bulunuyor. Feribot bileti bizim gittiğimiz tarihte Fethiye-Rodos gidiş-dönüş 75 Euro idi. (Ayrıca gidişte 300 tl (güncel kurla 6,5 euro dönüşte 10 euro liman vergisi talep ediyorlar) geçen yıl Kos adasına gittiğimizde liman vergisi olarak adlandırılan ücret bilet bedelinin içerisindeydi! (Maalesef bu yolculukta feribot firması bir kurnazlık yapmıştı, liman vergisi olarak adlandırılan bedel biniş kartınızı alırken nakit talep ediliyor yani kredi kartı kabul edilmiyor.)

Fethiye limanından bindiğimiz Tilos Travel firmasına ait feribot ile 2 saatlik bir yolculuğun ardından Rodos’a vardık.Tilos’un dışında İdo ve İbiscus adlı feribot firmaları ile de Rodos’a seyahat edilebiliyor (Fethiye limanından), bizim seyahat ettiğimiz Tilos Travel firmasının feribotu oldukça konforsuzdu, koltuk araları çok dar ve maalesef tuvaletler aşırı pisti. (Diğer iki firmada durum nedir açıkçası tam olarak bilmiyorum).

RODOS’ta PASAPORT KONTROLÜ:

Türkiye limanlarından (Fethiye, Bodrum ve Marmaris’ten) Rodos’a yolcu götüren feribot firmaları Turistik Limana yanaşıyorlar. (Tourıstıko Port), biz düşük sezonda gittiğimiz için pasaporttan 5-10 dakika içerisinde geçtik, yoğun dönemde havanın sıcak olduğu da düşünülürse pasaport kontrolünün güneş altında zulüm olabileceğini düşündük, pasaport kuyruğunda karşılaştığımız ve beşinci kez Rodos’a geldiğini söyleyen genç arkadaş, burası kalabalık olursa feribotun içerisinde bir süre bekletiyorlar çünkü feribot en azından klimalı ve güneşin altında beklemekten daha iyi dedi. (bilgi bilgidir aktarayım).

Rodos’tan Symi adasına geçişte devam feribotumuzun kalkış saatine 2 saat kaldığı için pek bir şey yapamadık, limana yakın bir yerde birer kahve içerek Symi’ye gittik, 5 günlük tatilin ardından da tekrar Rodos’a döndük, dönüşte Şövalyelerin adasında geçirebileceğimiz sadece 4 saatimiz vardı, bizde 4 saat içerisinde ne yapılabilirse bir turist olarak onu yaptık.

MANDRAKİ LİMANI;

Daha feribot limana yanaşırken üç adet yel değirmeni ile karşılaşıyorsunuz, yapılan kazılar bu değirmenlerin sayısının üçten fazla olduğunu gösteriyormuş fakat günümüze sadece bu üçü gelebilmiş.

Ana limanın girişinde antik Dünya’nın yedi harikasından biri sayılan Rodos Heykeli varmış, varmış diyorum çünkü heykel Milat’tan önce 225 yılında meydana gelen bir depremle yıkılmış, yıkıldığı yerde birkaç yüzyıl daha öylece kalmış. Günümüzde bu heykelin ayaklarının olduğu noktada iki geyik heykeli yer alıyor.

RODOS NEDEN BU KADAR İLGİ GÖRÜYOR?

Daha limana yanaşırken ve Pasaport kontrolünde beklerken, dev Cruise gemilerini üstümüzden alçalarak inişe geçen (birbirinin peşi sıra) yolcu uçaklarını görünce Rodos’un ne kadar büyük bir ilgi gördüğünü (biliyorduk ama daha iyi) anladık.

Rodos Yunanistan’ın en fazla turizm geliri elde ettiği ikinci adasıymış. (İlki herhalde Girit’tir).

Gözünüzün önüne 80 kilometre uzunluğu 38 kilometrede genişliği olan bir toprak parçası getirin işte Rodos bu kadar bir alanı kaplıyor.

RODOS’ta NELER YAPILIR?

Bu tarihi ada öyle birkaç saat içerisinde gezilebilecek, günü birlik gidilebilecek bir yer değil? Eğer bu kadar zaman içerisinde Rodos’u gezeyim derseniz, Old Town’u yani eski şehri ve Kale içerisini gezdiğinizle kalırsınız. (Tıpkı bizim gibi!)

RODOS İLE İLGİLİ BİLGİLER;

12 adaların en büyüğü ve yönetim merkezi.

Adada günümüzde 5500 civarında bir Türk azınlık yaşıyormuş, Rodos’un güncel nüfusu 130 bin civarında.

Bu mitolojik ve tarihi adanın merkezinin dışında küçük badanalı köyler kaplıcalar ve turistik tesisler bulunuyor.

Adanın iç bölgelerinde ormanlık alanlar Türk çamı ve kızılçam kaplı(imiş).

Atlıviros dağı adanın en heybetli yerlerinden birisi aynı bölgede bulunan Enbonas köyü üzüm bağlarıyla kaplı ve mükemmel şaraplar üretiliyor(muş).

Üstatlar Sarayı Rodos’ta görülmesi gereken en önemli yapı(imiş).

(Önemli Not; Metindeki mış, imiş eklemeleri arzu etmemize rağmen buraları göremediğimiz için eklenmiştir.)

 

RODOS’UN EN GÜZEL KASABASI LİNDOS;

Lindos köyü (kasabası) turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Merkeze uzaklığı 55 km civarında bizim görme şansımız olmadı, ama resimlerinden gördüğüm kadarıyla güzel bir yerleşim yeri olduğu çok belli. Taksi ücreti Rodos merkez-Lindos arası 55-60 euro civarında, otobüsler ile de ulaşım imkanı bulunuyor ama biraz meşakkatli (Mesafe ise yaklaşık 50 kilometre, yani gitmek isterseniz gidiş-dönüş bir tam gününüzü tüketirsiniz). Arkadaşım görmediğin değil, gördüğün yerleri anlat dediğinizi duyar gibiyim.

Adanın doğusunda Türkiye’ye göre ters tarafında kalan bölgede büyük otellerin ve plajların yer aldığı bilgisini veriyor ve gördüklerimizi anlatmaya başlıyorum.

RODOS OLD TOWN (ESKİŞEHİR);
Symi’den geldiğimiz feribottan indik ve bir taksi ile City Market denilen işletmeye gittik, valizlerimizi emanete bıraktık (parça başı 5 euro) ve ardından Rodos’un meşhur kale içini gezmeye başladık.

ŞÖVALYELER SOKAĞI;

Bu güzel sokak ya çok iyi korunmuş ya da çok iyi bir restorasyon geçirmiş, Rodos aynı zamanda hanlarıyla da meşhur İngiltere hanı, Fransız hanı, İtalyan hanı, Pensan İspanyol hanı günümüze ulaşabilmiş sağlam yapılar. Bu yapılar Şövalyeler caddesinde ya da o caddeyi kesen yan sokaklarda yer alıyor.

RODOS KALE İÇİ;

Kaleye girmeden önce etrafındaki savunma hendeğini göreceksiniz, zamanında suyla doldurulan bu hendek günümüzde çim ekilerek çiçeklendirilmiş ve park olarak düzenlenmiş.

Kale içi ise tamamen turistik bir merkez olarak düzenlenmiş yoğun ilgi görüyor, sokakları gezerken birçok Osmanlı eseri ile karşılaşıyorsunuz.

Bunlardan birisi Pargalı İbrahim Paşa Camii günümüzde ibadete açık tek cami burası, bu caminin hemen karşısında Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi yer alıyor, kütüphanenin hoş bir bahçesi bulunuyor. Birkaç metre daha yürüdüğünüzde ise Fethi Paşa Saat kulesi ile karşılaşacaksınız.

FETHİ PAŞA SAAT KULESİ;

Rodosta Eskişehir’in en yüksek noktası Fethi Paşa saat kulesi, 1856 yılındaki patlamada ağır hasar görmüş bu yapı, daha sonra ciddi bir restorasyon geçirmiş, günümüzde ziyaretçilerine 360 derecelik bir manzara sunuyor. Kuledeki patlamanın ise ilginç bir hikayesi var, 12 Ekim 1865 yılında kulenin bitişiğindeki Cami-i Kebir’e (eski Saint John Kilisesi) yıldırım düşmesi sonucu, mahzeninde bulunan ve şövalyelerin bir gün geri gelmek umuduyla, adayı terk ederken gizledikleri cephanelik infilak ediyor ve saat kulesi de büyük hasar görüyor.

Bu bölgeleri gezdik tarihi eserleri inceledik ardından oturup bir şeyler yedik, birer soğuk bira içtik, gittiğimiz her yerden aldığımız gibi bir magnet ve torunumuz Ali Uraz’a bir oyuncak satın aldık ve üç-dört saatlik Rodos turumuzu sona erdirdik.

RODOS’dan NE ANLADIK?

Vallahi çok bir şey anlamadık, yukarıda söylediğim gibi Rodos en az 3-4 günde gezilebilecek bir ada, birkaç saat içerisinde kale içerisini gezdiğimiz ile kaldık, hatta bu bölgeyi bile tam anlamıyla dolaşamadık. (Feribot ile günübirlik gidip döneyim fikri pek akıllıca değil!)

YUNAN ADALARI UCUZ MU?

Euro’nun elli lira sınırına dayandığı bu günlerde, Türk insanına artık hiçbir yer ucuz değil, yemek ve restaurant fiyatları Türkiye ile aynı diyelim, içki ise Türkiye’den daha ucuz, hem işletmelerde hem de market raflarında!

 

GEZİ SONA ERİYOR;

Rodos’ta neyi sevmedik? Feribot Rodos’a yaklaşırken, kıyı şeridini kaplamış devasa büyük oteller sizi karşılıyor, yunan adalarındaki iki katlı renkli kireç boyalı evlerin burada karşınıza çıkmayacağını ve turizm endüstrisinin çirkin yüzünün adanın en azından gördüğümüz bu yanına yansıdığına şahit olduk. Eğer aradığınız koca-koca büyük turistik tesisler ise bizim ülkemizde bunun alası var!

Peki Rodos’ta neyi sevdik? Symi adasındaki kısa deniz tatilimizde geçiş noktası olarak kullandığımız Rodos’un iyi korunmuş tarihi merkezini, Osmanlı eserlerini, her bütçeye uygun yeme-içme seçeneklerini, hareketliliği diyelim.

Bu gelişmiş, hareketli ve heyecanlı ada, daha ilk başta tarihi geçmişi olduğunu size hissettiriyor, gösterişli görkemli ve çok iyi elden geçirilmiş bir kaleye sahip (Unesco dünya mirası sayılıyor), tarihi bölgesi ilgi çekici ve gezmesi keyifli. (Tahmin ediyorum akşamları ışıklandırılmış hali ile daha da bir keyiflidir.) Gidilir mi? Evet gidilir, adanın doğu tarafında yer alan plajlar ve turistik tesislere birkaç yıldır sürekli giden, yaz tatillerini burada geçiren arkadaşlarımız var.

SON SÖZ;

Küçük kafeler ve fırınlar, köşe başlarında ağaç gölgesine kurulu, sokağa taşmış birkaç ahşap taburesi olan hareketli dükkanlar, o mekanlarda uzo içen insanlar, Rodos’un merkezindeki fotoğraf işte bu! Biz bu fotoğrafı çok sevdik.

Gezi Tarihi; 15.09.2025

 

 

Loading