RUSYA; St. Petersburg

Gezi Tarihleri; 25.05.2013 – 29.05.2013 RUSYA; St. Petersburg

 

Rusya’nın en büyük ikinci kenti ve uzun yıllar başkenti olan şehir, tarihte Leningrad adıyla da biliniyor. (Birde ikinci dünya savaşındaki kuşatma ile) Şehir Rusların büyük çarı II.Pedro tarafından 1703 yılında inşa edilmeye başlanmış.

Pedro gençliğinde Avrupa’da bir çok ülkeye ve şehre gitmiş, özellikle Venedik’ten çok etkilenmiş, gemi inşa edilen tersanelere özel ilgi göstermiş ve Rusya’ya döndükten sonra o zaman bataklık olan St.Petersburg’dan bir “Venedik” inşa etmeye karar vermiş, Petersburg ilk önce ahşap olarak inşa edilmiş, büyük bir yangında, neredeyse şehrin tamamı kül olduktan sonra, yeni baştan bu kez taş ile bir kez daha inşa edilmiş, şehre yakın coğrafya da yeterince taş bulunmadığından, St Petersburg limanını ziyaret eden gemilere taş getirmek zorundasınız denilmiş!!!

 

1

(Kazan Katedrali)

St. Petersburg tarihi çok eskiye dayanmasına rağmen son derece düzenli bir şehir, geniş bulvarları ve kanalları ile kuzeyin Venedik’i denilebilir.

Pedro sadece kenti inşa etmekle kalmamış, aldığı gemicilik eğitimi ile, aynı zamanda güçlü Rus Donanmasını da inşa etmiş, bu sayede büyük zaferler kazanmış, İsveç ile girdiği savaşın ardından şehre 12.000 İsveç’li askeri köle olarak getirmiş, bu insanlar günümüzde hala kullanılan kanalların, sarayların yapımında çalıştırılmış.

Onların “Büyük Pedro”su, bizim Deli Pedro dediğimiz çar, bataklıktan Rusların günümüzde bile gurur duyduğu muhteşem bir şehir meydana getirmiş. Bu arada deli mi bilmem ama, İki metrelik boyuyla Pedro gerçekten büyükmüş.

Dostoyevski’nin “Beyaz Geceler” adlı romanından da bildiğimiz üzere, şehir kuzeyde olması nedeniyle Haziran ayı içerisinde beyaz geceleri yaşıyor, bu süre boyunca gece 03.00 – 06.00 arası hafif bir alacakaranlık oluyor ve ardından yine güneş doğuyor, biz 25 -29 Mayıs tarihleri arasında bu şehri ziyaret ettik, gerçekten de akşam 22.30’da hala güneş tam olarak batmamıştı ve gökyüzünde muhteşem bir kızıllık vardı. Rahat uyuyabilmeniz için otellerde gün ışığını içeriye almayan kalın perdeler ve çetin geçen kış ayları için kalın duvarlar bulunuyor.

Şehrin havalimanı olan “Pulkova Havalimanı” son derece yetersiz ve kötü, havalimanından şehir merkezine otobüsler ile ulaşmak mümkün, fakat biz taksi tercih ettik, 45 dakikalık yolculuk sonrası 600 ruble ödeyerek otelimize ulaştık. (Bizim gittiğimiz tarihte bir dolar otuz ruble idi.)

Otelimiz Nevsky Prospekt caddesi üzerindeydi, burası şehrin en önemli yeri, Ankara’da Atatürk Bulvarı, İstanbul’da Taksim-Beyoğlu gibi.

 

2

(Saat 24 civarı Beyaz Geceler dedikleri şey bu, şehrin hareketli caddesi Nevsky)

 

Nevsky Caddesi son derece geniş ve uzun bir cadde, 4-5 kilometre boyunca oteller, restaurantlar, mağazalar mevcut, bu caddenin bir ucu Neva  nehrine kadar uzanıyor.

Hermitaj müzesi Nevsky Caddesi’nin bitiminde Neva nehri kıyısında yer alıyor, burası büyük Rus Çariçesi Katerina tarafından yaptırılmış bir saray, binlerce odası var ve günümüzde dünyanın en önemli müzelerinden birisi olarak gösteriliyor.

 

3

(Hermitaj Müzesi)

Sanat düşkünü olan Çarice, servetinin büyük kısmını dünyanın çeşitli yerlerinden getirttiği eserleri satın almak harcamış, Hermitaj müzesi 2.500.000.- evet yanlış okumadınız tam ikibuçukmilyon adet esere ev sahipliği yapıyor, günümüzde sarayın belli bir kısmı ve sergilenebilen belli sayıda eser ziyaret edilebiliyor. Müzede sergilenen eserlerin tamamını görmek isteyen ziyaretçilerin 25 km yol kat etmesi gerekiyormuş, gerçekten de müze içerisinde büyük sanatçıların, büyük eserleri mevcut.

 

4

(Rubens’in Latin Yardımseverliği Tablosu, Pero Açlığa-Ölüme Mahkum edilen babasını zindanda emzirirken resmedilmiş.)

Müze de özellikle 3. Katta bulunan resimleri görmenizi tavsiye ediyorum, buradaki Osmanlı Hamamı, Kadın Pazarı adlı tabloların sahiciliği beni çok etkiledi.

 

5

(Hermitaj Müzesi ilgi çekici bir kolleksiyona sahip)

 

Biz ilk günü Nevsky Caddesinin bir kısmını ve cadde üzerinde bulunan Singer Binası’nı (bu bina içerisinde güzel bir cafe de bulunuyor) ve Kanlı Kiliseyi gezerek tamamladık.

Kanlı Kilisenin bulunduğu noktada, Çar II.Alexander 1881 yılında bir suikaste uğruyor, çarın ve o günün anısına bu kilise inşa ediliyor, yapı tıpkı Kızıl Meydanda bulunan kiliseye benziyor, oldukça etkileyici olduğunu söylemek istiyorum.

 

6

(Kanlı Kilise – Saint Petersburg –Kilisenin zemini düz fotoğraf makinesi eğri 🙂 )

 

Kanlı Kilisenin arka tarafında bir Pazar yeri bulunuyor, burada Rus kültüründen ürünler ve hediyelik eşyalar bulmak mümkün, tezgahların sahipleri genelde Azeri dost canlısı gibi gözüküyorlar fakat parasal konularda dikkatli olmak gerekiyor, örneğin bir Azeri satıcıya Peterhof  yazlık sarayına nasıl gideceğimizi sorduğumuzda arkadaşım sizi 200 dolara götürür,” Menim Kardaşlarım” zaten dört kişi 100-150 dolara anca gidip gelebilirsiniz  dedi, biz ise 35 dolara gidip-geldik. (Tabii tüm Azeriler böyle değildir)

Singer Binası’nın karşısında Kazan Katedrali bulunuyor, katedralin geometrik sütunları Roma’da bulunan S.Pietro Bazikilasına benziyor.

Nevsky Caddesi üzerinde eskiden hal binası olarak hizmet veren günümüzde ise AVM’ye dönüştürülen bir bina var, oldukça gösterişli bir yapı.

İkinci gün Hermitaj müzesi için internet’den bilet satın almıştık, kahvaltının ardından otelin önünden geçen  belediye otobüslerinden birisine binerek müzenin yolunu tuttuk. St. Petersburg’da otobüslerin  içerisinde yaşlı sayılabilecek biletçi kadınlar bulunuyor, otobüs biletini onlardan temin ediyorsunuz, asık suratlı ve insanları azarlamayı seven bu kadınların son derece sevimsiz olduğunu söyleyeyim. Yani bildiğiniz Rus hatunlarına benzemiyorlar 🙂 (Ya da her milletin mensubu gibi yaşlanınca huysuzlaşıyorlar)

Hermitaj’ın bulunduğu alana vardığınızda oldukça yüksek bir sütun sizi karşılıyor “Alexander Sütunu” yekpare olan bu dikilitaş o günün  teknolojisi ile oraya nasıl getirilmiş ve dikilmiş insan şaşırıyor, sütunun önünde durduğunuzda solunuzda Hermitaj binası, sağınızda ise “Donanma Binası”nı ve Zafer Takını görüyorsunuz, St.Petersburg aynı zamanda Rus Donanmasının da merkezi olan bir şehir.

 

7

(Rus Donanma Komutanlığı Binası)

 

Hermitaj müzesi mutlaka görülmesi gereken, muhteşem eserlerin bulunduğu bir müze, bu arada müzenin 50 adet kadrolu kedisinin bulunduğunu kapanış saatinden sonra fare avlamak için kedilerin müzenin içerisine bırakıldığını da ekleyeyim. Bu arada bir şey daha; Otobüste rastladığımız yaşlı, suratsız ve huysuz rus kadınlarından müze içerisinde de bol miktarda bulunuyor. Müze içerisinde sanata  ilgi göstermeyen insanların dahi kayıtsız kalamayacağı resimler mevcut!

Sabah girdiğimiz müzeden, öğleden sonra çıktık, turist olmanın en kötü yanı bence bu, paranız ve zamanınız sınırlı ise birçok şeyi sindirerek yapamıyorsunuz.

Hermitaj müzesinin tam karşısında Vasilevski adası bulunuyor, burada gösterişli kulesiyle bir kilise bulunmakta, ada içerisinde oldukça büyük güzel peyzaja sahip bir park var, bizim burada bulunduğumuz gün park içerisinde bir etkinlikte vardı, bu sayede güzel zaman geçirdik.

Vasilevski  adasının arka tarafında ahşap tarihi bir gemi bulunuyor, bu tarihi gemi günümüzde limana demirli bir şekilde, restaurant olarak hizmet veriyor.

St.Petersburg da 300’den fazla köprü bulunmaktaymış, Neva Nehri üzerinde yer alan köprüler gece belli bir saatte açılıyor ve büyük gemilerin geçiş yapması sağlanıyor, gece yarısı olmasına rağmen nehir kenarına gelen yüzlerce turist bu ilginç anı fotoğraflıyor.

Şehrin harika bir metro ağı bulunuyor, metro biletleri son derece ucuz 25 ruble, metro istasyonları ise (özellikle bazıları) sanat galerisi gibi, metro istasyonu içerisinde öyle gösterişli avizeler, duvar süslemelerine rastladık ki, bunları seyretmek için bazen bir sonra ki seferi bekledik. Bu arada şehrin eskiden bir bataklık üzerinde inşa edilmesi nedeniyle, dünyanın belki de en derin metrosu St.Petersburg’da bulunuyor, son derece süratli ilerleyen yürüyen merdivenler ile aşağıya iniş 3-4 dakika sürüyor.

Üçüncü günümüzü şehrin 30 kilometre kadar dışında bulunan yazlık saray “Peterhof”a ayırmıştık. Burası Deli Pedro’nun yazlık sarayıymış, ikinci dünya savaşı sırasında Alman’lar tarafından ele geçirilmiş ve büyük hasar görmüş, daha sonra aslına sadık kalınarak restore edilmiş.

 

8

(Sarayın bahçesine girdiğimiz de, vay be dedik ama, asıl sürpriz sarayın arka bahçesindeymiş)

 

Peterhof’a gittiğiniz de Pedro’nın gerçekten deli olduğuna inanıyorsunuz, ben gezdiğim şehirler içerisinde böylesine gösterişli bir bahçe, saray, havuz ve fıskiye sistemini hiç bir yerde görmedim. Pedro İsveç’ten getirdiği esir askerlere, bu sarayın bahçesinde bulunan fıskiyeler için gerekli suyu sağlamak üzere kilometrelerce uzaktan su kanalları kazdırmış (20 kilometre olduğunu duydum), Peterhof deniz kenarına inşa edilmiş, muhteşem bir saray.

 

9

(Peterhof sarayın da fıskiyelerin bulunduğu arka bahçenin peyzaj düzenlemesi göz alıcı)

Peterhof’a Nasıl Gidilir;

Peterhof’a  gitmenin iki yolu var, birincisi Hermitaj müzesi önünden hareket eden deniz otobüsleri ile gidilebiliyor, ücret 500 ruble, benim size önerim ikinci yol, kırmızı metro hattı ile önce “Avtovo” metro istasyonuna gidin, istasyondan dışarı çıktığınızda 50 metre ileride dolmuşlar bulunuyor bu dolmuşlar 15 km’lik yolu 60 ruble karşılığında götürüyorlar, bu seyahat kişi başı 100 (gidiş dönüş 200) rubleye mal oluyor, tasarrufun dışında (daha önemlisi) yemyeşil harika bir yoldan çevreyi seyrederek yolculuk ediyorsunuz.

Peterhof yazlık sarayını gezmek için iki tip bilet satılıyor, bilet ücretleri Ruslara ve turistlere farklı fiyattan satılıyor. Sadece arka bahçeyi gezmek istiyorsanız 400 ruble, hem bahçeyi hem de sarayı gezmek istiyorsanız 800 ruble ödüyorsunuz, biz Pazartesi günü gittiğimizden sarayı gezemedik, dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi burada da müzeler Pazartesi günleri kapalı.

Sarayın deniz tarafına bakan arka  bahçesinde yüzlerce fıskiye ve havuz bulunuyor, elektrik olmaksızın böyle bir düzenek dünyada ilk  kez burada inşa edilmiş. Dev havuzların içerisinde bulunan onlarca heykelin tamamı altın kaplama, göbekte bulunan büyük havuzun ortasında Pedro bir aslanın ağzını açarken tasvir edilmiş (aslan İsveç’i temsil ediyor), sarayın hem ön hem de arka bahçesi peyzaj açısından çok bakımlı ve muhteşem, yüzlerce dönümlük alanı gezmek yorucu olsa da buna değiyor.

 

10

 

Pedro bu sarayda büyük balolar düzenler, yemeklerin içine demir bilyeler koydurur, yemek yerken dişi kırılan konukların dişlerini pense ile çekermiş! (Eee adam gerçekten büyük) Bu ünlü şahsiyet okuduğunuz üzere şakayı pek severmiş, daha zararsız şakaları da var. Peterhof yazlık sarayının bahçesi içerisinde ziyaretçilerin birden bire ıslandıkları şaka düzeneği mesela! Fıskiyeler günümüzde hala çalışıyor, aman dikkat!

Fıskiyeler; 11.00 – 17.00 arası çalışıyor (Mayıs ayı başında törenle açılıyormuş,) Park 09.00-21.00  arası gezilebiliyor, Saray ise Pazartesi günleri hariç 09.00-21.00 arası ziyaret edilebiliyor.

 

11

(Bu gezinin kadrosu)

Sarayı ve bahçesini gezip bir şeyler atıştırdıktan sonra, geldiğimiz  gibi dolmuşla önce Avtovo’ya oradan da Nevsky Caddesine giderek tekne turuna katıldık.

Tekne turları 1 ve 2 saatlik olarak düzenleniyor, elinde megafon bulunan çığırtkanlar zaten dikkatinizi çekecektir, fiyatları 500 ila 700 ruble arasında değişiyor, St. Petersburg’u tarihi yapıları, Hermitaj’ı nehirden görmek ilginç oluyor.

St.Petersburg gece hayatı ve eğlencesiyle de meşhur bir kent, biz bir akşam XXXX club’a gittik, canlı müzik yapılan, fiyatlarıyla uygun eğlencesi bol bir mekan, Nurşen barın üzerindeki uzun boruyu gösterdiğinde şaşkınlık içerisinde kaldım, borunun üzerinde onlarca renkte ve beden de sütyen asılıydı, ben görmedim ama, içip-içip çıkarıp asmışlar demek ki! (Adres; 3-ya Sovetskaya ul. 34)

Rusların önemsediği ve gurur duydukları St.Petersburg 3-4 günlük bir ziyareti hak ediyor, şehir 4.5 ay boyunca kar altında kaldığından ve -35 derece soğuk olduğundan, yazın ziyaret etmenizi öneririm, bu sayede beyaz geceleri görme şansı da elde edeceksiniz. Şehirde harika votkalar, kaliteli mekanlar bulunuyor, turistik olması nedeniyle cafeler ve restaurantlar normalden çok pahalı, biz Ruslara ait yemeklerden kısmen uzak durduk (ama yine de bazılarını tattık), Burger Kıng – Mc  Donalds gibi zincirler mevcut, buralarda içecek yerine Efes Pilsen bira alınabiliyor (tabii diğer marka biralarda). Şehir aslında görülmeye değer bir sürü müzeye ev sahipliği yapıyor, biz bulunduğumuz süre içerisinde sadece Hermitaj ile Peterhof’u gezebildik. Şehirde Cenin Müzesi bulunuyor (tabii içiniz kaldırırsa).

Saint Petersburg’da Neler Yapılır.

  1. Nevsky Porspekt caddesi bir baştan diğer başa gezilmeli.
  2. Cadde üzerinde bulunan Singer binası uzun uzun incelemeyi hak ediyor.
  3. Yine Nevsky Caddesi üzerinde bulunan Kazan Katedrali ilginç bir yapı.
  4. Kanlı Kilise ilginç ve farklı mimari yapısıyla, ilginizi çekecek.
  5. Alexander Sütunu görülmeli
  6. Devasa Donanma Binası ve üzerindeki heykeller incelenmeli.
  7. Hermitaj’a zaman sıkıntısı yok ise, bir tam gün ayrılmalı, eserler karşısında büyüleneceksiniz. (İmkanlar dahilinde bir kez daha sadece bu müzeyi doya doya gezmek için St.Petersburg’a gelebilirim.)
  8. Tekne ile kanal turu yapılmalı.
  9. Vasilevski adası gezilmeli.
  10. XXXX Club’a kesinlikle bir gece ayrılmalı.
  11. Neva Nehri üzerinde bulunan köprüler geceleri açılış ve kapanış saatleri öğrenilerek üşenilmeden ziyaret edilmeli.
  12. Peterhof mutlaka, ama mutlaka ziyaret edilmeli, yoksa St.Petersburg’a gittim demeyin.
  13. Harika Rus votkaları içilmeli, sonrasında nasıl olsa, “çirkin kadın yoktur, az votka vardır” diyeceksiniz. Bu sayede hem kafayı bulacak hem de çevrenizde çirkin kadın görmeyeceksiniz.